28 Ağustos 2010 Cumartesi

Uefa Europa League 2010-2011 Sezonu Grup Aşaması(Değerlendirme)

Uefa Europa League'de 2010-2011 sezonu grup aşaması kura çekimi,27 Ağustos 2010 Cuma günü Monaco'da yapıldı.Kura çekiminde,48 takım 12 ayrı gruba dağıtıldı.

Biz ise;bu kura çekimi sonrasında oluşan grupları,gruplardaki takımların şanslarını tek tek değerlendireceğiz.Tabiki de bu sezon şampiyonluğa en yakın ekibi de ayrıntılı analiz ile görüşlerinize sunacağız.Şampiyonluğun favori takımını yeşil yazıyla,yazımızın ilerleyen paragraflarında bulabilirsiniz.

Şimdi teker teker tüm grupları ve takımları değerlendirmeye başlayalım.

A Grubu
Kuşkusuz turnuvanın en zor gruplarından bir tanesi.Bir yanda yeniden yapılanma sürecine giren İtalyan devi Juventus,diğer yanda ise Şeyh Mansour bin Zayed Al Nayyan'ın kulübü satın almasıyla,transfer piyasasını alt üst eden Manchester City.Kuşkusuz grup bu iki takımın kıyasıya mücadelesine göre şekillenecek.Her ne kadar Juve zor günler geçirse de bu gruptan tecrübesiyle lider olarak çıkacaktır.Bu grubun tahmini sıralamasını ise şöyle yapabiliriz:
1-Juventus
2-Manchester City
3-Redbull Salzburg 
4-Lech Poznan

B Grubu 
Son şampiyon Atletico Madrid'in bulunduğu grupta,Alman B.Leverkusen,Norveçli Rosenborg ve Yunan Aris takımı bulunuyor.B.Leverkusen ise 2002 yılında oynadığı Şampiyonlar Ligi'nde finale kadar yaşattığı sürprizi bu turnuvada tekrar etmek istiyor,ama işleri gerçekten çok güç.Rosenborg ise,kuşkusuz bu grupta sürprizi gerçekleştirebilecek takım.Norveç futbolunun yükselen yıldızı Rosenborg bir üst tura çıkma şansına sahip.Atletico Madrid ise Inter maçında oynadığı futbolla bu turnuvanın en büyük favorisi olduğunu gösterdi.Bu gruptaki tahminim ise şöyle:
1-Atletico Madrid
2-Rosenborg
3-B.Leverkusen
4-Aris

C Grubu
Sporting Lizbon,Lille,Levski Sofya ve Gent'ten oluşan bu grup,hiç kuşkusuz turnuvanın en kolay grubu olarak dikkat çekiyor,ama işler hiç de öyle değil.Bu grup çok kolay takımlardan oluşmuş gibi gözükse de,takımların hemen hepsi birbirine denk güçlere sahip ve her takımın bir üst tura yükselebileceği bir yapıya sahip.S.Lizbon her ne kadar favori gözükse de,onların bu sezon başında orta sahalarının dinamoları konumunda bulunan Joao Moutinho ve Miguel Veloso'yu satmış olmaları,orta sahalarının direncini bir hayli düşürdü.Play-Off'ta ise ne kadar zor bir şekilde tur atladıkları ise ortada.Lille ise ne yapacağı olmayan bir takım.L.Sofya içerdeki maçlarında kolay kolay kaybedecek bir takım değil.Müthiş taraftar güçleri var.Gent;Belçika'da oynadığı maçlarda kolay kolay kaybetmiyor.Benim bu gruptaki tahminim ise şu:
1-Lille
2-Gent
3-S.Lizbon
4-Levski Sofya

D Grubu 
Villareal,C.Brugge,D.Zabreb ve Paok takımlarının oluşturduğu grubu tahmin etmekte bir sıkıntı yok.O yüzden direk tahminimi yazayım.
1-Villareal
2-Paok
3-D.Zagreb
4-C.Brugge

E Grubu 
Az Alkmaar,D.Kiev,BATE,Sheriff takımlarının oluşturduğu grupta değerlendirme yapmanın gereksiz kaldığı gruplardan bir tanesi.
1-AZ Alkmaar
2-D.Kiev
3-BATE
4-Sheriff

F Grubu
Her ne kadar zor bir grup gibi gözüksede,bu grubun favorisi kuşkusuz Citta di Palermo.Cska Moskova ise plase konumunda.Diğer takımlar ise bu gruptan çıkmayı başarabilirlerse kuşkusuz turnuvanın en büyük sürprizlerinden birine imza atarlar.Tahminim ise şu yönde:
1-Citta di Palermo
2-CSKA Moskova
3-S.Prag
4-Lozan

G Grubu
Bu gruptada çoğu grupta olduğu gibi güç dengelerinin olmadığını görüyoruz.İlk torbalardan gelen takımlarla son 2 torbadan gelen takımlar arasında bir uçurum görmek mümkün.Bu grubun tahmini durumu ise şöyle olur:
1-Zenit St.Petersburg
2-Anderlecht
3-AEK Atina
4-Hajduk Split

H Grubu
Stuttgart,Getafe,Odense ve Young Boys'un bulunduğu grupta şöyle bir tablo görmek mümkün.Stuttgart ne yapacağı belli olmayan bir takım.Grupta 1'inci de olabilirler,sonuncuda.Getafe ise Roberto Soldado'yu Valencia'ya sattıktan sonra hücum yönünde kan kaybetti.Odense bu grubun çikolatası gibi görünüyor.Young Boys ise;iyi futbollarını skora yansıtabilme gücüne sahip.Bu grubun sonucu şu şekilde olabilir:
1-Stuttgart
2-Young Boys
3-Getafe
4-Odense 

I Grubu
Bu grupta Sampdoria'nın gücü tartışılmaz.Şampiyonlar Ligi'nin kapısından döndüler.PSV ise dengesiz futboluna devam ediyor.Sağı solu pek belli olmaz.Bu grubun tahmini ise şöyle:
1-Sampdoria
2-PSV Eindhoven
3--Metalist Kharkiv
4-Debreceni

J Grubu
Turnuvanın en zor gruplarında biri.Bunu anlamak için gruptaki takımlara bakmak yeterli.Sevilla,PSG,Borussia Dortmund ve Karpaty Lviv.Bu grupta sonucu Karpaty Lviv'in kendi sahasında yapacağı maçlar belirleyecektir.Tahminim ise şu:
1-Sevilla
2-B.Dortmund
3-PSG
4-K.Lviv

K Grubu
Her ne kadar J Grubu turnuvanın en zor grubu olarak gösterilse de,benim açımdan kuşkusuz turnuvanın en zor grubu bu.Liverpool bu sene bu turnuvada oynadığı futbol gözönüne alınırsa çok da ilerleyemeyecek gibi duruyor.Zaten T.Direktör Roy Hodgson da Premier Lig'e daha çok önem vereceklerini açıkladı.Steaua Bükreş ise grupta sürprize yakın taraf.Napoli ise Maradonalı günlerine tekrar dönme arzusu içinde ve başarıya açlar.Utrecht ise Hollanda futbolunun Twente ile birlikte yükselen değeri.Bu grubun tahmini ise şöyle:
1-Napoli
2-Liverpool
3-Utrecht
4-Steaua Bükreş

L Grubu
Beşiktaş'ın bulunduğu grup dengeli gibi gözükse de,Porto ve Beşiktaş diğer takımların önünde gözüküyor.Grubun belirleyici maçları ise kuşkusuz Porto ve Beşiktaş arasındaki maçlar.Bu grubun tahmini ise
1-Porto
2-BEŞİKTAŞ
3-R.Wien
4-CSKA Sofya
 

27 Ağustos 2010 Cuma

27 Ağustos 2010 Uefa Europa League 2010-2011 Sezonu Kura Sonuçları

Uefa Avrupa Ligi'nde 2010-2010 grup aşaması kuraları Monaco'da çekildi.Temsilcimiz Beşiktaş L Grubunda Porto,CSKA Sofya ve Rapid Wien ile eşleşti.









A Grubu
Juventus
Manchester City
Salzburg
Lech Poznan

B Grubu
Atletico Madrid
Bayer Leverkusen
Rosenborg
Aris

C Grubu
Sporting Lizbon
Lille
Levski Sofya
Gent

D Grubu
Villareal
Brugge
Dinamo Zagreb
PAOK

E Grubu
AZ Alkmaar
Dinamo Kiev
BATE Borisov
Sheriff Tiraspol

F Grubu
CSKA Moskova
Citta di Palermo
Sparta Prag
Lozan

G Grubu
Zenit St.Petersburg
Anderlecht
AEK Atina
Hajduk Split

H Grubu
Stuttgart
Getafe
Odense
Young Boys

I Grubu
PSV Eindhoven
Sampdoria
Metalist Kharkiv
Debreceni

J Grubu
Sevilla
PSG
Borussia Dortmund
Karpaty Lviv

K Grubu
Liverpool
Steaua Bükreş
Napoli
Utrecht 

L Grubu 
Porto 
BEŞİKTAŞ JK 
CSKA Sofya
Rapid Wien

Uefa Europa League 2010-2011 Sezonu

2008-2009 sezonu sonuna kadar Uefa Kupası adı altında düzenlenen kupa,İstanbul Şükrü Saraçoğlu Stadı'nda oynanan Shakhtar Donetsk-Werder Bremen Finali'nin ardından isim ve statü değişikliğine uğradı.Kupanın adı 2009-2010 sezonundan itibaren geçerli olacak şekilde Uefa Europa League(Uefa Avrupa Ligi) olarak düzenlenmesine karar verildi.


Yeni statüye göre;Uefa'ya bağlı bulunan çeşitli ülkenin temsilcileri sırasıyla 1'inci,2'nci ve 3'üncü ön eleme turlarının ardından tur atlayan takımlar ve yeni katılan takımlar Play-Off turuna yükseliyor ve bu turda başarılı olan takımlar grup aşamasına katılmaya hak kazanıyor.Grup aşamasında A,B,C,D,E,F,G,H,I,J,K,L grupları olmak üzere 12 grup oluşuyor.Her grup 4 takımı içerisinde barındırıyor.Grup aşamasında bulunan takım sayısı ise doğal olarak 48.Takımlar aynı Şampiyonlar ligi'nde olduğu gibi,grupta bulunan diğer 3 takımla içeride ve dışarıda olmak üzere 6 maça çıkıyor.Bu maçlar sonunda en fazla puanı toplayıp,gruplarında ilk 2 sırayı alan 24 takım bir üst tura yani 2.tura yükseliyor.Bu tura Şampiyonlar Ligi'nde 3'üncü olarak gelen 8 takım da katılıyor ve takım sayısı 32'ye yükseliyor.Bu 32 takım kendi aralarında eşleşerek Knock-out olarak bilinen maçlara çıkıyor.Bu maçlar 2 maç üzerinden bir içeride bir de deplasmanda olmak üzere yapılıyor.Rakibine skor üstünlüğü sağlayan takım bir üst tura,yani 3.tura yükseliyor.Bu turdaki takım sayısı ise 16.Yine aynı şekilde birbiri ile eşleşen takımlar birbirini eleyerek bir üst tura yükseliyor.Sırasıyla;önce 8 takımdan oluşan Çeyrek Final,ardından 4 takımdan oluşan Yarı Final ve son olarak son 2 takımın oynadığı Final maçlarına çıkılıyor.Rakibine maç sonunda skor üstünlüğü sağlayan takım şampiyon oluyor.Şampiyon takım bir sonraki sene Şampiyonlar Ligi'ne katılamayıp yine Uefa Europa League'e gelirse bu takımın puanı kaç olursa olsun kuraya seribaşı olarak katılıyor.Ama Şampiyonlar Ligi'ne katılırsa puanı kaç ise ona göre bir torbadan kuraya katılıyor..

22 Ağustos 2010 Pazar

Messi İnsan mıdır?

Evet soru net.Messi denilen yaratık bir insan mıdır?

Bu makaleyi yazmaya dün oynanan İspanya Süper Kupası Finali rövanş maçı olan Barcelona-Sevilla maçından sonra karar verdim.Bu arkadaş bu maçta hat-trick yaparak bu sezonda bu tür soruların sorulmaya devam edeceğinin sinyalini verdi.

Peki Messi kimdir?Bugünlere nasıl ve ne şartlar altında gelmiştir?Başlayalım anlatmaya...

Ariel Ortega, Marcello Gallardo, Javier Saviola gibi birçok ismi basın Maradona’nın veliahtı olarak atamıştı. Gelin görün ki hepsi yanıldılar. Müzeden çıkarılıp alınan efsane 10 numaralı formayı Maradona’dan sonra ilk kez giyme unvanına erişen Ariel Ortega kayboldu, Gallardo söndü, Saviola da bekleneni veremedi. Fakat yeni birisi çıktı ortaya. Ufak tefekti, çelimsizdi, çocuktu… Lionel Messi’den bahsediyorum. Basının değil bizzat Maradona’nın veliaht ilan ettiği kişiden. Klas hareketlerini izliyoruz, Nou Camp’da estirdiği rüzgardan nasibimizi alıyoruz. Fakat sanırım ders almamız gereken hikayesini ya bilmiyoruz ya da es geçiyoruz.
İşte Messi, işte dert, işte keder ve işte başarı…

Eğer onu Barcelona’nın Arjantin’den bulup çıkardığı ve İspanya’ya getirdiği biri sanıyorsanız, bir masal kahramanı gibi görüyorsanız maalesef yanılıyorsunuz.

Messi ailesi çok fakirdi ve biricik oğulları Lionel hastaydı. Tedavisi ve bakımı için uzman doktorlar gerekiyordu ve dolayısıyla da para. Bu parayı Arjantin’de kazanabilmek onlar için neredeyse imkansızdı. Tek yol İspanya’ya uzanıyordu.

Messi’nin hormonal sorunları vardı. Ergenlik döneminde diğer yaşıtlarının aksine gelişemiyordu, büyüyemiyordu. Ama bu hastalık onun futbol oynamasına engel teşkil etmiyordu. 5 yaşında futbola başladığı ilk kulüp olan Grandoli’de oynadığı futbol dilden dile yayılmıştı. Yeni bir yıldız doğuyordu.

Newells Old Boys onu kadrosuna katmakta gecikmedi. Her Arjantinli efsanenin olduğu gibi onun da yolunun River Plate veya Boca Juniors’tan geçmesi gerekiyordu. River onu buldu ve denemelere çıkardı. Ama vakit gelmişti. Bir an önce İspanya’ya gitmeli ve tedavi olmalıydı. Böyle bir zamanda futbolu arka plana itmesi gerekiyordu ve öyle de oldu.

Messi 13 yaşında İspanya’ya gitti. Tedavi olurken futbolu da ihmal etmedi. İspanya’da çeşitli alt yapılarda kendini geliştirdi, şansını denedi. Bu arada Katalan ekibi Barcelona’nın scoutları (yetenek avcıları) boş durmuyordu. Her zaman ilk önce Messi’nin ismi söylendi onlara. Ve beklenen gelişme oldu Messi Barça’ya geldi. Rezerv Lig’de boy gösterdi. Ancak Messi yetenekleri ile bu lige büyük geldi. Rijkaard’a onun A takıma alınması için rica edildi.

Hollandalı teknik adam önceleri bu düşünceye olumsuz baktı. Rijkaard'a göre onun daha zamana ihtiyacı vardı. 2 -3 hafta geçti ve 18 yaşındayken Barca’nın A takımına alındı. La Liga, Nou Camp onun için bir rüyaydı. Porto ile oynanan hazırlık karşılaşmasında oynayan Messi’ye bizler gibi İspanyollar da yabancıydı. Kimse bilmiyordu hünerlerini… Arjantinli ilk çıktığı Lig maçında oyuna yedek başlamış ve girer girmez topu ağlara göndermişti. Bu, onun efsane Barcelona tarihine adını yazdırmasına yetiyordu. Henüz 17 yaşından 10 ay 7 gün almıştı. Bunun yanında da bir unvan. Barcelona tarihinde gol atan en genç futbolcu…

Artık daha çok çalışması gerekiyor daha fazla özveride bulunması gerekiyordu. Uluslararası arenada da kendini tanıtabilmesi için U-20 yaş altı milli takımı onun için büyük bir şanstı. Yaptı gösterisini, ekranları başında izleyen bizleri şaşırttı, ağzımızı açık bıraktı. Şampiyonada hem gol kralı oldu hem de en değerli oyuncu seçildi.

Geçtiğimiz sezon ise sanırım anlatmaya gerek kalmayacak kadar kusursuz bir performans sergiledi.Dünya Kupası'ndaki performansının ise Maradona'nın onu bilerek etkisiz kıldığı için kötü olduğunu düşünüyorum.

Sorunun cevabına gelirsek;evet Messi insandır ama....amasını siz doldurun.

Saygılarımla...

Robinho Transferi

Türkiye'de transfer gündemini şu günlerde kuşkusuz en meşgul eden isim Robson de Souza,bilinen adıyla Robinho.

Bu makale ile sizlere transferin bugüne kadar gelişim süreçlerini,yaşanan gelişmeler,kulüp,basın ve taraftar reaksiyonlarını,kısacası her boyutunu aktarmaya çalışacağım.

Kuşkusuz geçen senenin son maçından sonra(16 Mayıs 2010 Pazar Bursaspor-Beşiktaş 2-1) Siyah-Beyazlı taraftarlara;Teknik Direktörlüğe Bernd Schuster'in Ricardo Quaresma ve Jose Maria Gutierrez Hernandez'in takıma katılacağını söyleseydik bu taraftarlara büyük oranda inandırıcı gelmeyecekti.Bir de üstüne Robson de Souza Robinho'nun takıma katılması için çaba sarfedileceğini söyleseniz kuşkusuz bakışların size alaycı olduğunu fark edecektiniz.

Peki bu Robinho transferi gündeme nasıl geldi.En başından başlayalım.3 Haziran 2010 günü Beşiktaş Mustafa Denizli'den boşalan teknik direktörlük görevine Bernd Schuster'in getirildiğini açıkladı.Bu transferden 10 gün sonra yani;13 Haziran 2010 tarihinde Dünya Kupası için Brezilya Milli Takımı ile Güney Afrika'da bulunan Robinho;ABD spor basının önemli televizyon kanallarından ESPN'e verdiği beyanatta;


-"Schuster benim babam gibidir,şu an Beşiktaş'ta.Ben İngiltere'de mutsuzum.Önümüzdeki sene takımımdan ayrılırsam,gideceğim takım Beşiktaş olabilir."diye bir beyanda bulundu.

İşte tam da bu tarihte Robinho Beşiktaş'ın transfer gündemine bomba gibi düştü.Haberin ESPN kaynaklı olması Beşiktaş taraftarlarında da ilk başlarda şaşkınlık yarattı.Çünkü;ESPN son derece güvenilir ve ciddi bir kurumdu.


Beşiktaş Kulübü ise;Bernd Schuster'inde bu transferde istekli olmasıyla transfer için girişimlerde bulundu.Beşiktaş'ın ilk resmi teklifi futbolcuyu kiralamak üstüne oldu.Man City kulübü bu teklife ilk başlarda sıcak bakmasına rağmen,daha sonra Fenerbahçe'nin futbolcunun direk bonservisine yaptığı teklifle Beşiktaş'ın kiralama teklifini reddetti.Beşiktaş bunun üzerine futbolcuyu ezeli rakiplerine kaptırmamak adına bonvervisine transfer teklifinde bulundu.Kamuoyunda bilinen teklif ise 13.75 milyon pound idi.Man City bu teklifi de yetersiz bularak teklifi yine reddetti.İstanbul-Manchester arasında bu gelişmeler yaşanırken Robinho ise Dünya Kupası'ndan dönmüş ve Santos'ta oynamaya devam ediyordu.Santos'la olan kiralık sözleşmesi 4 Ağustos 2010 tarihinde sona erecekti.Beşiktaş yaptığı son teklifinin de reddedilmesi üzerine transferden vazgeçildiğini açıkladı.


Fakat;ilerleyen günlerde Fenerbahçe'nin futbolcu için bastırması ve transferde aşama kaydetmesi üzerine Beşiktaş bu transfer yarışına tekrar girdi.Basın ise bu 2 kulübün yarışta yalnız olmadığını aynı zamanda Schalke 04 ve Olympique Lyonnnais'un da bu yarışa katıldığını yazdılar.Transferde bu noktadan sonra ise en önde olan takımın ise 24 milyon euroluk teklifi ile Schalke 04 takımı olduğu fakat;transferin risk taşıması sebebiyle Alman kulübünün daha sonra görüşmelerden çekildiği öğrenildi.


Şimdi burada bu kulüplerin transferi bitirebilme şansları üzerine kısa bir ön tahminde bulunalım:


Schalke 04--->Transfere çok yaklaşılmasına rağmen transferden vazgeçildi.Takıma Raul Gonzalez'in de katılımıyla bu transferi askıya aldılar ya da tamamen vazgeçtiler.


Olympique Lyonnais--->Her ne kadar transfer etme güçleri bulunsa da Robinho'yu kadrolarına katmaları güç.Sebebi ise açık.Bazılarımızın da bileceği gibi Fransa kulüplerinin yüksek maliyetli transfer yapabilmeleri oldukça zor.Çünkü Fransız kulüplerinin mali yapıları oldukça titiz bir şekilde sürekli incelenmektedir.Elinizi kolunuzu sallayarak futbolcu transferi yapamazsınız.Size şu örneği versem sanırım yanlış olmaz.Real Madrid gibi bir kulübün yaptığı transfer harcamalarını onu da geçtim Liverpool kulübünün yaptığı harcamaları bir Fransız kulübü yapmaya kalksa ligden ihraç edilme tehlikesiyle karşı karşıya kalır.Üstelik kulübün geçtiğimiz yıl yüksek maliyetle Lisandro Lopez transferini gerçekleştirmesi bu transferi zorlaştırıyor.


Fenerbahçe--->Sezona başlarken Dia,Stoch,Niang gibi oyunculara imza attıran kulüp Semih'in de formda olması ve kulübün bu mali yükün altına sokulmaktan kaçınılması bu transferi güçleştiren etmenler arasında.Unutmamak gerekir ki;Fenerbahçe sadece futbol şubesinde değil diğer branşlarda da yüksek transfer harcamaları yaptı.


Beşiktaş--->Transfere en yakın kulüp kuşkusuz Beşiktaş.Hem babam dediği Schuster'in takımın başında yer alması hem de kulübün maddi olanaklarını bu transfer için zorlaması Beşiktaş'ı bir adım öne çıkarıyor.


Son 1 haftada yaşanan gelişmelere bakarsak;
Robinho'nun Beşiktaş'la anlaştığı haberi hiç kuşkusuz Okay Karacan'ın Trt'de yayınlanan programda;"Beşiktaş Robinho ile büyük oranda anlaştı" bilgisi üzerine adeta alevlendi.Beşiktaş'ın taraftar forumlarında bu transferin bittiğine dair açıklamalar yapıldı.İngiltere'nin saygın gazetelerinden The Guardian'ın da "Beşiktaş,Man City ile 16 milyon pound+performansa göre 10 milyon pound karşılığında anlaştı" haberi bu yangını körükledi.Bu günün devamında ise halka arz halinde bir şirket olan Beşiktaş'ın hisseleri İMKB'de günün en çok işlem gören ve en çok kazandıran hisseleri arasında ilk sıralara yerleşti.Bu artış hafta boyu sürdü.Hatta BJKAS hisseleri son 2 günde %33 değer kazandı ve şirketin piyasa değeri 312 milyon liraya kadar yükseldi.Bu olaylar üzerine Sermaye Piyasası Kurulu(SPK) Beşiktaş Futbol Yatırımları Sanayi ve Ticaret A.Ş.'den adeta savunma istedi ve şirketin kamuya açıklanmamış herhangi bir özel durumunun olup olmadığı ile ilgili bilgi istedi.Tabiki de Beşiktaş ise beklendiği gibi herhangi bir özel durumlarının olmadığını açıkladı fakat,kulüp henüz resmi internet sitesinde transferle ilgili açıklama yapmadı.Ertesi gün ise hisselerin değerlerinin daha da hızlı bir şekilde artmaya devam etmesi ve kamuda manipülasyon iddialarının dile getirilmeye başlamasıyla Beşiktaş Kulübü resmi internet sitesinden bir açıklama yapmak zorunda kaldı.Beşiktaş'ın açıklaması transferin doğru olmadığı yönünde oldu.Ama ne tesadüfür ki;bu açıklama borsanın kapanışının ardından saat 18 sularında yapıldı.Beşiktaş transfer haberini doğrulasaydı kuşkusuz SPK tarafından cezalandırılacaktı.Herhangibi açıklama yapılmasa manipülasyon iddiaları artacak ve olay belki de gerçek bir manipülasyona dönüşecekti(Bilindiği üzere TCK'ya göre manipülasyon suçtur).Bu yüzden tek seçenek açıklama yapmak ve SPK'dan ceza yememek için yalanlamaktı.


Şuanda Beşiktaş'ın sponsor arayışında olduğu hatta bazı kesimler tarafından transferin bittiği ve Robinho'nun pazartesi veya salı günü en geç cuma günü İstanbul'a geleceği konuşuluyor.Bakalım önümüzdeki günlerde ne gelişmeler yaşanacak.


Benim naçizane bu transfer hakkındaki fikrim;Robinho'nun Beşiktaş'ta faydalı olacağı yönünde.Umarım bu transfer gerçekleşir.Beşiktaş'a ve Türk futboluna hayırlı olur.

21 Ağustos 2010 Cumartesi

Basında Mes(si)ut!!!

Haber Ntvspor'dan;hemde manşette.

Olay şu:Real Madrid Futbol Takımı;yeni transferlerden Mesut Özil'in kontratına 250 milyon euro sözleşme bedeli koymuş.Ntvspor ise bu maddeye şöyle bir yorum getirmiş.

"İspanya'da yıldız futbolcuların kontratlarında bu tür maddeler konulurken, Barcelona da 2016 yılına kadar sözleşmesini uzattığı Arjantinli futbolcusu Lionel Messi için 250 milyon avroluk bir şart getirmişti."

Bence bu yorumla bu arkadaşlar bizlere Mesut'un Messi'ye eşdeğer olduğunu anlatmaya çalışmışlar.Fakat;bu arkadaşların bilmediği ise şudur:Şimdi yukarıdaki yorumu okuyun.Ne diyor?İspanya'da YILDIZ FUTBOLCULARIN kontratlarında.....Düpedüz yalandır.İspanya'da her futbolcunun kontratına bu madde konulmak zorundadır.Zamanında bu madde Gülizar'da da vardı.Şu an Agüero'da da var.Örnekleri çoğaltırsak;İbrahimoviç,David Villa,Andres Guardado,Miguel,Sergio Canales,Roberto Soldado v.s. gibi.Yani bu maddelerin konulması için YILDIZ olmaya gerek yok.

Şimdi bu haberden Mesut'un Messi ile eşdeğer olduğunu çıkaranlar da var.Onu da açıklayayım.Evet Messi'nin sözleşme fesih bedeli(Footbal Manager'daki tabirle minimum serbest kalma maddesi) 250 milyon eurodur.Mesut'un da 250 milyon eurodur,fakat bu Mesut Messi'dir anlamına gelmez.Çünkü;doğal olarak Cristiano Ronaldo(CR7)'nun da kontratın da böyle bir madde var,fakat CR7'nin kontratında bu miktar 1 milyar euro civarında.Şimdi biz Messi'ye;Messi CR7'nin çeyreği kadardır mı diyeceğiz?Ya da Sergio Agüero'nun sözleşme fesih bedeli 60 milyon eurodur.Şimdi biz bu mantıktan hareketle Agüero Mesut'un çeyreği bile etmez mi diyeceğiz?

Bir diğer konu ise neden Mesut hakkında bu kadar haber yapılıyor olması.Adam dedi ki ben kendimi tam bir Alman hissediyorum.Şimdi ben bu adamla neden gurur duyayım.Bu adam benim gözümde Müller'den Klose'den farksızdır.Ben bugün Müller R.Madrid'e gitse onunla gurur mu duyacağım.


Sevgili basın bir Alman futbolcunun bu kadar peşinden sürüklenmeyi bırakınız!!!